Teğmenler, ODTÜ Mezuniyet Töreni, Sisi ve BRICS / Haftaya Bakış: 8 Eylül 2024

Kılıç hadisesinde ilk tepki kıyıda kenarda kalmış, partide etkisini yitirmiş akplilerden ve akp'den kopmuş kesimlerden geldi. Mahcupyan gibi kanaat önderleri ve akp'nin islamcı trolleri toplumun başka kısımlarında neredeyse otomatik bir reaksiyona neden oluyor. Özellikle chp oylarıyla meclise giren bazı eski akplilerin kılıç yeminiyle dalga geçmesi bu kesimleri çileden çıkardı.
Yine boş bir bahaneyle bu genç çocukların mağdur edilmesi, yine boş sinyallerle darbe tehlikesine işaret edilerek kendilerine sopa gösterilmesi pek çok kişinin sert tepki koymasının ana nedenleri. Yoksa ortada ne askeri göreve çağıran geniş toplum kesimleri var, ne orduya tezahürat yapan kitleler. İstisnai örneklerin genele teşmil edilmesiyle darbeci elit zümre öcüsünü canlandırıp bir zamanlar sahip oldukları etkiyi yeniden kazanmak isteyen dar bir kanaat önderi grubunun varlığı ise kilometrelerce öteden bile görülecek kadar açık.

Burayı Macaristan (emperyal bakiye ve katlederek yönettiği günleri özlemle anıyor:), Venezuela (eğitimsiz, cahil bir alt sınıf, pişmemiş orta sınıf, yolsuzluğa bulaşmış bürokratları sınıfı, popülist siyasetçileri var) ve İran (yobaz ve kozmopolit. kimse kimseyi sevmiyor ve kimse kimseye güvenmiyor) karışımı bir şeye benzetiyorum. Bu insan malzemesi ile ne yapılabilir? Hiçbir şey. Hatta bazen bura bu kadar sorunla ya hala nasıl haritadan silinmedi onu düşünüyorum. Demek ki uluslararası statüko bu konuda bizim yöneticilere çok destek. Dolayısıyla Türk milliyetçileri yatsın kalksın ABD'ye dua etsin. Gerçi ediyorlardır, ondan böyle soytarılıklar yapıyorlar. Yoksa Milli Savunma Bakanlığının adresi internetten öğrenilebilir.

Venezuala diyorudum. Oradaki biraz daha hali vakti yerinde olanlar Chavez'e oy verenlere çok yükleniyormuş. Yükleniyorlar da kendileri de bir halt yapamadı ve böyle sefil oldular. Benzer işler... Geçen bir yabancı sitede geziyorum, bu konu açılmış ve Venezualı bir muhalif şöyle böyle bu duruma gelindi diye izah ediyor. Bir Alman daha eleştirel- sorgulayıcı bir eğitim sistemi inşa etmeniz lazım; bu sorunu tüm Müslüman ülkeler ve neredeyse Asya toplumları yaşıyor gibi bir şey yazmıştı. Cumhuriyetin performansı bu yani kötü eğitti, çağdaşı faşizmdi, evrensele düşman etti, herkesi torbaya atıp Türksünüz dedi. Millet de bu yani ne öğretildiyse o oldu.

Daha kendine dürüst olmayan, bilgisiz, mantıksız, ahlaksız, takıntılı, korkak ve kişisel çıkarlarını her şeyin üzerine koyacak kadar ahlaksız ve aç bir fertlerden teşekkül bir kalabalıkla bir şey yapılmaz. Ben de iddialı değilim ama en azından yukarıdaki kusurları kendim için kabul ediyorum :)) Yetersiziz. Kültürel yetersizliklerin üzerine ekonomik sorunlar ve umutsuzluk binince herkesin psikolojisi de bozuluyor. Sonra X'e girip kusuyorlar manyak gibi. Somut somut tahlilini yapmaktan acizler, yapabilseler sorunu doğru tespit edip çözüm aramaya başlarlar ve dolayısıyla sağa sola saldırmazlar. Zihinsel acziyetin göstergesi. Bakalım ABD ne zaman arkayı toplamayı bırakacak. Bir şamar belki radikal değişikliklere rüzgar olur ve iyi gelir :)) Türk milliyetçileri değerlendirsin.

Bizimkiler de hop oturup hop kalkıyor Maduro gidecek diye. "Bazı solcuları" onu desteklerken gördüm ve onlar adına çok utandım. Venezuela halkının hayatını bile olumsuz etkiliyorlar. İnsan tiksiniyor yani demek ki uyuşturucu paraları onların da cebine giriyor. Yazık... İnsanlık bu pislikleri, zehirleri er geç tükürüp atacak, eminim çünkü hiçbir tanrısal- mistik bir şeye inanmama rağmen insanlığa, insanın haysiyet ve arayışına inancımı koruyorum. Zaten vatandaşlık maaşı- temel gelir de bu anlayış üzerinden yükselip verilecek bence. Bir insanın haysiyetli yaşaması için temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir paraya, ekonomik- sağlık ve barınma güvencesine hakkı vardır diyeceğiz. Bu bir insan hakkıdır diyeceğiz ve devletler bu parayı ödeyecek. Sonra zenginler göklere merdivenle çıkabilir, umurumuzda olmayacaklar. Buranın aksine insanlık ve torunlarımız adına çok umutluyum. Daha güzel bir dünyada yaşayacaklarına şüphem yok.

Sayın CNT, sapla saman birbirine karışıyor. Saltanat& hilafet rejimine karşı seküler, milli demokratik bir devlet kurmuş iradenin, devlet kurumlarında anılması, övülmesi başka, onun adıyla 21.yy'da bireysel alana müdahale etmek başka. Yani demem o ki; teğmenlerin reaksiyonundan tatmin olmak ile başörtüsü yasağından tatmin olmak arasında bir ilişki yok, burada seküler kesime biraz haksızlık ettiğinizi düşünüyorum. Muhafazakar kesim kurucu iradeyle ilişkisini nasıl düzenleyecek, onu bilemiyorum. Ben o tarafın değişmesi gerektiğine inanıyorum.
"ODTÜ'den, bilimum üniversiteden vb. bir şey çıkmaz" yaklaşımınız haklı olabilir, hayatımda ODTÜ'lü bildiğim tek kişi sizsiniz. Lakin o zaman şu soruyu sormak isterim size: diyelim bir yeni mezun işe alacaksınız, önünüzde 2 aday var: ODTÜlü ve sütçü İmamlı. Bu sizin için bir kriter olmaz mı? Eğer siz de ODTÜlüyü tercih ederseniz, bir şey çıkma ihtimalinin ODTÜ'den yana daha güçlü olduğunu söyleyemez miyiz?
Benim sosyalizm yorumumu karikatürleştirme olarak gördüğünüzü söylediniz, hakkınız vardır, ben bu kadarını anladım. Ancak sizin de Marksizmi yanlış aldığınızı düşündüğüm 3 noktayı belirteyim, sonrasında da bir soru sorayım:
*) emek-değer teorisi: makineler artı-değer yaratamaz, kapitalistler ve devlet hiçbir zaman "tamam artık çalışmanıza gerek yok, bütün işleri makineler yapacak, siz de evrensel temel gelirle hayatınızı idame ettirebilirsiniz" demeyecekler.
**) Marksizmde "emek kutsaldır, etmek en yüce değerdir" gibi bir tutum yok, bilakis Marks Gotha ve Erfurt Programı'nın Eleştirisi'nde bunun bir saçmalık olduğunu anlatıyordu.
***) Marksizmi tarihselleştiriyorsunuz: "o zaman ona ihtiyaç vardı, Marks da onu yaptı." Tam olarak böyle değil, Marksizm evrensel bir teoridir. Tarihin hareket yasalarını keşfetmiştir, komünist manifesto'da dediği: "Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihidir" sözü bir bütün olarak insanlık tarihini açıklama girişimidir. Marksizmi tarihselleştirmek, bana kalırsa teoriyi hafife almak olur.
Sorum da şu: siz sınıf ayrımını Marks'ınki gibi değil de, itibar, tatmin elde edecek pozisyonda olmaya göre tarif ediyorsunuz. Geçen haftaki saat örneğinden gidersem; devasa büyük, gösterişli, bir çok özelliği olan ünlü bir markanın saatine bir dolu para verip takmak benim nezdimde kişiyi itibarsızlaştırıyor, hakeza param olsa benim alacağım mekanik saat de o kişinin gözünde benim ne kadar "geri" zevklerim olduğunu gösteriyordur muhtemelen. Şimdi bu iki farklı değerler kümesine sahip iki kişi itibar, tatmin gibi çıktılara bakılırsa karşı kamptalar, fakat ikisi de işçi ise, ikisi de hayalindeki saati alamıyorsa, aynı kampta olmaları gerekmez miydi?
Saygılarımla

LAf kalabalığı, boğuldum çözüm desen yok! Ciddi bir şey de bulamadım...

Okulların mezuniyet törenlerini haber olacak kadar ciddiye alan kaç kişi var? Hele ODTÜ mezuniyet törenine baksan 70'lerden beri her yıl devrim olurdu ülkede:)) Çocuklar takılıyor yahu, kızsan ne desteklesen ne?

@CemalettinNTASCI Boğaziçi Üni de 4 sene okumuş biri olarak bu türkiyenin güzide elit okulları diye lafı edilen ODTÜ, Boğaziçi gibi okullarından bişey çıkmayacağı fikrinize tamamiyle katılıyorum...Diğer söylediklerinizde katıldığım yer var katılmadığım yer var

Yayını beğenmeyi unutmayalım.